"Ben topluma karışıp onların arasında sürülecek bir yaşama uygun değilim. Toplumsal ilişki kurma yeteneğim, başkalarına duyduğum güven ve ilgi, çoktan köreldi. Ben hep yalnız bir insan oldum. Her zaman da yalnız olacağım. Bu yazgıyı kabul ediyorum."
***********
Küskünlük de var kalbimde..
Pişmanlık da..
Hala küle dönmedim..
Hala yanıyorum..
Hiçbir şeyden vazgeçmedim.. Kimseyi affetmiyorum.
Anlatamadığım şeyler var. Anlatamadığım için sürekli içimi kemiriyor. Hiçbirini kelimelere yakıştıramıyorum. Anlatamadığım şeylerden bahsederken sadece ”anlatamadığım şeyler” diyebiliyorum. Dahası yok, anlaşılmaya ihtiyacım var. Ama hiçbiri dilime dökülüp ağzımdan çıkmıyor..
Gereksiz beklentilere girmiyorum, kimseyi merak etmiyorum, herhangi bir şeye heveslenmiyorum ve kimse için o bunu yapmaz demiyorum artık. Bu da benim kendimi koruma mekanizmam..
Hallledemezdik, üstesinden de gelemezdik çünkü senin o kadar büyük bir yüreğin yok..
kör tarifle görmez,sağır feryatla duymaz.
seni sessizken sadece önemseyenler görür ve duyar.
eyvallah...
Hatta;
Bir kez silip attın mı içini acıtanı
O'nun dünya gözüyle bir daha
Görmek bile istemezsin...
*********
Kendime ait bir hayat istediğimi anladım.
Sadece bana ait bir hayat.
Acıların, düş kırıklarının, korkuların,
Olması gerekenlerin, adanmışlıkların,
Başkalarının kurallarının yönetmediği bir hayat.
Pişmanlık gibi değil.
Gitme zamanının geldiğini nasıl anlayabilir insan.
Nasıl anlatabilir.
Yalnızlığı özlüyorum,
Yüzümde gölgeler olmadan yaşamayı.
Önceleri çok korktum.
Hala bazen korkuyor olsam da,
Usulca fısıldıyorum kulağına aslında her şeyi.
İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde..
Sessizce, kimsesizce gidiyorum, bu şehirden, herkesden, herşeyden...
Bundan sonra yolum düşerse, kimseyle karşılaşmamak dileğiyle....
*************
Kendime ait bir hayat istediğimi anladım.
Sadece bana ait bir hayat.
Acıların, düş kırıklarının, korkuların,
Olması gerekenlerin, adanmışlıkların,
Başkalarının kurallarının yönetmediği bir hayat.
Pişmanlık gibi değil.
Gitme zamanının geldiğini nasıl anlayabilir insan.
Nasıl anlatabilir.
Yalnızlığı özlüyorum,
Yüzümde gölgeler olmadan yaşamayı.
Önceleri çok korktum.
Hala bazen korkuyor olsam da,
Usulca fısıldıyorum kulağına aslında her şeyi.
İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde..
Sessizce, kimsesizce gidiyorum, bu şehirden, herkesden, herşeyden...
Bundan sonra yolum düşerse, kimseyle karşılaşmamak dileğiyle....
********
Eğer bir şeylerin sonunu düşünmüyorsan alın yazına saygısızlık edip kendi hikâyeni kendin yazmak zorundasındır. Bizler de özgürlüğü seçenlerdendik. Aslında nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Hani nasıl desem, yolun sonu yoktu ama biz bir kere hazırlamıştık bavulları. Gitmek zorundaydık. Çünkü içine atmaktan artık kusacak hale geldiğinde, yaşadığın sürece hep kaybedeceğini alnına mıh gibi çivilediğinde, geceleri üst üste içtiğin içkilerin şişeleri sığmayınca masaya, kısaca hiçbir bok düzelmiyorsa hayatında ve sen bıktıysan her geçen gün kendini biraz daha ölü gibi hissetmekten, çoktan çalmıştır kapını gitme vakti. Gitmek kurtuluş değil, kaçıştır her zaman. Bu hayatta mutlu olman için yanlış yapmak zorundasındır. Gideceğin yerin ve mekânın pek de bir önemi yoktur aslında. Çünkü amaç, içindeki o "gidince her şey düzelecek" umudunu yatıştırmaktır sadece. Gidince düzelir mi dersiniz, inanın bilmiyorum. Ben ne zaman kaçmak istesem, ne zaman ki gitsem bilinmezlere doğru, her defasında yoldan çıkıyorum. Her defasında çıkmaz sokak denk geliyor sanki bana ve ben o duvarlara çarpıyorum üzerimdeki hışımla. Ben artık yoruldum diyorum sessizce, bağırsamda fayda etmiyor. Ben biraz ölüyorum diyorum karşılaştığım ruju bozuk kadınlara, kimse omzuma dokunmuyor. Ben iyi değilim, diyorum iyi gibi görünen insanlara, aksine tuz basıyorlar yarama. Ulan ben dağıldım diyorum, toplayamıyorum, beni kurtarın diyorum dünyaya, tanrı bile sırtını dönüyor bana...
omrumOL.com Her hakkı saklıdır.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.